SON EKLENENLER

Nasıl, Neden, Nerede?



Belli başlı her galaktik uygarlığın tarihi üç ayrı ve fark edilebilir aşamadan geçme eğilimindedir. Bu aşamalar Hayatta Kalma, Sorgulama, ve İncelikli düşünmedir; bir başka deyişle Nasıl, Neden ve Nerede aşamaları olarak da bilinirler.

Örneğin, ilk aşama "Nasıl Yiyebiliriz?" sorusuyla, ikinci aşama "Neden Yiyoruz?" sorusuyla, üçüncü aşamaysa "Öğle Yemeğini Nerede Yiyelim?"  sorusuyla tanımlanmaktadır.

- otostopçunun galaksi rehberi / evrenin sonundaki restoran, sayfa 178 -
 

AC/DC - Who Made Who



AC/DC'nin Who Made Who Albümü 1986 yılında Stephen King'in Maximum Overdrive filminin Soundtrack'i olarak kaydedilmiştir.

Kaynak: http://en.wikipedia.org/wiki/Maximum_Overdrive
 

BE - Pain Of Salvation (2004) (Albüm İncelemesi)

Öncelikle belirtmeliyimki, okuyacağınız tanıtım bire bir wikipedia'nın ingilizce sitesindeki BE albüm tanıtımından* Türkçe'ye çevrilmiştir. Çeviride yanlış ve/veya eksik belirttiğim yerler olmuş olabilir. Bunları düzeltirseniz daha sağlıklı bir tanıtım olacağından şüphem yok. Ayrıca çevride yardımcı olan Sena Aslan'a, http://www.progturk.com sitesindeki BE yorumlarını kullanmama izin veren Ahmet Kemal Yıldız'a teşekkürler.


BE!


who i am?
in the back of my awareness i find words i will call myself…
GOD
and i will spend the rest of forever
trying to figure out who i am


BE, Pain Of Salvation’ın 2004’ün Eylül ayında InsideOutMusic tarafından çıkarılmış beşinci stüdyo albümüdür. Konsept bir albüm olan BE, tanrının varlığı ve insanoğlu üzerine odaklanmaktadır. Albümde gruba, The Orchestra of Eternity adı ile anılan, dokuz enstrümanlı bir orkestra da eşlik etmektedir. Bu albüm, Bass Gitar’da Kristofer Gildenlöw’ün eşlik ettiği son albümdür. Albüm Pain of Salvation’ın ilk kez üç bölümden daha fazla bölüme ayrılabildiği albüm özelliğini taşımaktadır.

Grup bu albümü Rock Opera şeklinde canlı olarak sahnelemiştir. Ve ““BE” (Original Stage Production)” olarak yayımlanmıştır.

:::: Taslak

“BE” albümü insan ömrünün birçok olgusunu araştırmaya çalışıyor. Albüm, hatırlayabildiği kadarıyla var olan ve kendi varlığı üzerinde düşünen, Animae adlı karakterin, kendi hikâyesiyle başlıyor ve “Kendimi TANRI olarak adlandırıyorum ve geri kalan yaşamımı kim olduğumu kavramak için harcayacağım.” cümlesiyle birlikte karakter, kavrayış macerasına başlıyor ve hikâye buradan devam ediyor.

Albümde bahsi geçen karakterler ise şunlardır:

  • Animae: Animae albümün Tanrı veya Tanrılık simgesidir.
  • Nauticus: Nauticus hayali bir uzay araştırmacısıdır. Ve albüme göre yaratılmış en akıllı araştırmacıdır. Bir deniz komşuluğuna göre, Nauticus, Dünyayı kendinden –dünyadan- korumak için cevaplar ararken uzay boyunca sürüklenmiştir.
  • Imago: Imago en doğal halindeki insanoğludur. Birleşik bir şekilde Imago, Animae’nin bir yansımasıdır.
  • Dea Pecuniae: Dea Pecuniae, Mr. Money’in dişi versiyonu olarak görülmektedir ve Havva olarak insanoğlunun -dişi- karanlık tarafını simgelemektedir. Bir başka deyişle günahı simgelemektedir.
  • Mr. Money: Mr. Money hikâyenin ana karakteridir. Dünyadaki en sağlıklı insandır ve hayatını, dileğini -ölümsüz olabileceği ana kadar donmuş ve uyandırılmadan geçirmek- yerine getirebilmek için, kriyojeni ile ilgilenerek geçirmektedir. Kendisi Adem olarak insanoğlunun -erkek- karanlık tarafını simgelemektedir.



Müzik ve stil, daha önceki Pain Of Salvation albümlerine göre bir parça daha değişiktir, fakat aynı zamanda bu eski albümleri etkileriyle hatırlatmaktadır. Albüm, öyküsel bir pasajdan; progresif metal şarkılarıyla birlikte, arka plan radyo konuşmalarıyla, haberlerden; halk şarkılarına benzer, İncil'deki duaları ve kilise ilahilerini anımsatan şarkılarla birlikte, klasik piyano-gitar parçası ve hatta bir Broadway müzikalinde göz ardı edilemeyecek şarkılardan oluşmaktadır. Bir başka şarkı “Tanrı’nın telesekreter cihazı”na bırakılan sesli mesajlardan oluşmaktadır. Grup bu şarkıya ulaşabilmek için, takipçilerinden belirli bir telefon numarasını arayıp, Tanrı’ya ne söylemek istiyorlarsa onu söylemelerini istemiş.

“BE”nin yazımı sırasında Daniel Gildenlöw, bilgi edinmek, kavramak ve ilham almak için birçok kaynak kullanmıştır. Bunlar “BE” ana sayfasından (http://www.painofsalvation.com/be/) görüntülenebilir. Bu kaynakların, dinleyicilerin “BE” boyunca kendi yolculuklarındaki çıkış noktalarını oluşturmaları amaçlanmıştır.

:::: Parça Sırası / Başlıkların Anlamları




"[Chinassiah] albümdeki diğer ifadeler ve başlıklar gibi bir kelime oyunu. China (güzellik ve kırılganlık için, fakat aynı zamanda insan yapımı) ve Messiah (kurtarıcı ve aynı zamanda bizlerin, insanlığın, kurtuluşa inancının düşüncesi için) kelimelerinin kullanımıyla oluşturulmuştur. Diğer bulmacalar ise Machinassiah (yukarıda anlatılan gibi fakat endüstri, yapay ve hareketli bir sistem için Machine), Machinageddon (yukarıdaki gibi ama Messiah’ın yerine, yıkım ve negatif döngü, anlamına gelen Armageddon) ve Machinaucticus (yukarıdaki gibi Armageddon yerine, araştırma, macera, kaybolma ve araştırıcının yaratımını simgeleyen Naucticus)." – Daniel Gildenlöw

Latince hatalar Daniel tarafından bilerek yapılmıştır. Remedy Lane forumlarında bir hayranın yazısı üzerine, Daniel şu şekilde cevap vermiştir:

Söyleyeceğim şu ki, sır, başlıkları öz bir Latince olarak görmemek, onları Latince kelimeler ile örülmüş bir şekilde görmek. Şöyle ki, Lilium Cruentus, Lilium (Lily -zambak-) ve Cruentus (Kanla Lekelenmiş) kelimeleriyle oluşturuldu ve tercihen masumiyet ve bekâretin kaybı olarak yorumlanması amaçlanmıştır. Burada hiçbir kural yok ve amaç sadece beyninizi tetiklemek. Deus Nova, Deus, bir tanrı (kendi formuna göre erkek, fakat dünyanın yaratımı sırasındaki babacan rolünün altını şiirsel olarak çizmek istedim) ve Nova, yeni (burada yeniliğin -ing. novelty- ve başlangıcın algılanması.). Yeni bir tanrı yükselmekte. Latincesinin doğru olmadığının farkındaydım (gerçi bazen doğru olmalıydı, mesela çok uzun bir bölümün tekrarlanan bir bilmeceden ziyade bir cümleye benzeyen başlığı gibi) ve birçok başlıkta dilbilimsel olarak hatalı olan ile doğru olan arasında seçim yapmak zorunda kaldım. Her durumda tercüme ederken şiirsel olarak doğru olanı ve/veya en esnek olanı seçtim. Anlamıyla ilişkisinde en çok hata olan başlık büyük ihtimalle "Nihil Morari"dir ki onun için bir-iki adımlık bir tercüme yapmanız gerekir. Nihil'in anlamı açıkça “hiçbir şey” demektir, fakat Morari ise arta kalanları, benim tasvirimle cesetleri ifade eder. Ancak kelimeyi kullanırken aynı kavram için farklı iki anlam oluşur ve bu sihirdir. Anlıyor musunuz?"

"Şunu açıklığa kavuşturmam gerekiyor. Ben bunları insanlara bulmaca olsun diye veya onları aptal yerine koymak amacıyla yapmadım. Bu çocuğuna isim koymanın bir yolu gibi, bazen tüm dünyaya ihtiyaç duyarlar. İsim koymak, vaftiz etmek gibi, büyülü bir işin parçası olarak, dinleyici başlıkları anlasa da anlamasa da şarkıyı duygusal olarak etkiliyor. Bilmiyorum sizin için bir anlam ifade eder mi ama… bu kimse sizi izlemese bile doğru şeyi yapmak gibi, anlatabildim mi? Sanırım fazlaca tabiatüstü olmayan bir şekilde…"

Bu açıklamalardan sonra, şarkı başlıklarının kabaca anlamları şöyle:

Prologue

01. Animae Partus (“I am”) – Bir Tanrı Doğuyor (“Kendim”) 1:48

I Animae Partus

All in the Image of - Hepsi Yansımasında

02. Deus Nova – Yeni Tanrı. ‘Deus’ erkeğe özgü ve ‘Nova’ da kadına özgü, bu yüzden dilbilgisi bakımından ya ‘Deus Novus’ (erkeğe özgü) ya da ‘Dea Nova’ (kadına özgü) olmak zorundaydı. Fakat bu kasıtlı yapılmıştır. 3:18

03. Imago (Homines Partus) - Imago (İnsanoğlu Doğuyor) 5:11

04. Pluvius Aestivus – Summer Rain - Yaz Yağmuru 5:00

Of Summer Rain (Homines Fabula Initium) – Yaz Yağmuruna Dair (İnsanın Hikayesi Başlar)

II Machinassiah

Of Gods & Slaves - Tanrı ve Kölelerine Dair

05. Lilium Cruentus (Deus Nova) – Kan Lekeli Lily (Yeni Tanrı) 5:28

On the Loss of Innocence - Masumiyetin Kaybolması Üzerine

06. Nauticus (Drifting) - Nauticus (Sürükleniyor). ‘Nauticus’ Latincede ‘Denizci’ anlamına gelmektedir ve albümdeki ‘Nauticus’u tanımlamaktadır. 4:58

07. Dea Pecuniae – Paranın Tanrıçası 10:09

I Mr. Money
II Permanere
III I Raise My Glass

III Machinageddon

Nemo Idoneus Aderat Qui Responderet

08. Vocari Dei – Tanrıya Mesaj 3:50

Sordes Aetas - Mess Age – ing. Message’ın üzerinde oynanmış halidir (mess: karışıklık, düzensizlik; age: yaş, ömür, yaşlanmak, çağ). Bu Parçada yukarıda bahsedildiği üzere, kişilerin “Tanrı’nın telesekreter cihazı”na bıraktıkları mesajlar dinlenmektedir.

09. Diffidentia (Breaching the Core) - Güvensizlik (Özden Uzaklaşmak) 7:26

Exitus - Drifting II - (Sürükleniş II)

10. Nihil Morari - Hiçbirşey Geriye Kalmaz

(Homines Fabula Finis) - Sona Gelmiş Bir İnsanın Hikayesi 6:21

IV Machinauticus

Of the Ones With no Hope - Ümidi Olmayanlara Dair

11. Latericius Valete - Eğer Güçlüysen, Güçlü Ol 2:27

12. Omni – Everything - Her şey 2:37

Permanere?

13. Iter Impius - Wicked Path – Tehlikeli Yol 6:21

Martius, son of Mars – Martius, Mars’ın oğlu

Obitus Diutinus

14. Martius/Nauticus II - Martius/Nauticus II 6:41

V Deus Nova Mobile

...and a God is Born - ...ve bir Tanrı doğdu

15. Animae Partus II 4:08



Şarkı Sözlerine buradan ulaşabilirsiniz.

Parçalar Hakkında Yorumlar (Ahmet Kemal Yıldız Tarafından Hazırlanmıştır)

1-Animae Partus ("I am")

Başlangıç, bize yaratılısın bir çember hissini verdiğini anlayabilmemizi sağlayan ipuçlarını sergiliyor ve İngilizce bilmeyen birisi olarak anlamadığım ama iyi bir anlam ifade ettiğini hissettiğim su cümleyi deklare ediyor bizlere:

Who I am? In the back of my awareness I find words I will call myself… "GOD" And I will spend the rest of forever ,Trying to figure out who I am

I ANIMAE PARTUS All in the Image Of

2-Deus Nova (Fabricatio)

İnsanlık tarihi boyunca dünya nüfusunun ilerleyişini anlatmakta, mükemmel piyano ve klasik müzik enstrümanları esliğinde... Lirikleriyle öne çıkan ilginç bir parça... Ardından sistemin kendini reset ettiğini belirten bir diyalog’a tanık oluyoruz...

3-Imago (Homines Partus)

İnsanoğlunun mevsimler hakkındaki görüşlerini, yani dünyanın her zaman kendini tekrar eden bu kusursuz tabiatını anlatıyor, iste bu bizim güzelliğimiz aslında... Folklorik bir yapı sergileniyor konseptin üçüncü parçasında, ve deneyselliğin kralını yaşatacak ve tüm önyargılarımızı silip süpüren, aslında progresif metal diye bir tanımın olmadığını, progresif rock diye bir tanımın olduğunu anlatan

4-Pluvius Aestivus Of Summer Rain (Homines Fabula Initium)

İsimli enstrümantal piyano soloyla ve ona eslik eden klasik müzik enstrümanlarıyla, bizlerin üzerine saf yağmur damlacıklarını yağdırıyorlar, halimizden o kadar memnunuz ki sonsuza kadar böyle kalalım istiyoruz... Bu parçayı hatırladığım kadarıyla Daniel çocukken bestelemiş sanırım demeden de geçemeyeceğim...

II MACHINASSIAH Of Gods&Slaves

5-Lilium Cruentus (Deus Nova) On the Loss of Innocence

Üç ayrı konuyu progresif öğelerle birleştiriyor, yer yer thrash denilen ritimlere ağırlık veriliyor, klasik müzik enstrümanlarıyla ve opera vari kadın vokallerle aslında bizlere hayatin anlamını, hepimizin burada(yeryüzünde) olma sebebini söyleyen iki kelimeyi yeniden tekrarlıyor: "My Love"

6-Nauticus (Drifting)

Bu parçanın ismini ne zaman zikretsem yüzümde gülümsemeler beliriveriyor, çok ilginç, komik , kahkaha atmana sebebiyet verebilecek kalın sesli vokaller ve gitarın konuştuğu Tanrı’ya yakarış: Save me, I’m drifting Help me, I’m drifting Oh Lord…Oh Lord…Oh Lord. Gerçekten çok komik, dinlemelisiniz bu albümü... Ve favori parçama geçiş niteliğinde yaratılmış Mr.Money (Bay Para) ve Girl (Kiz) in koparıcı ve ders niteliğindeki diyalogları duyuluyor, dikkatli lütfen...

7-Dea Pecuniae (I. Mr. Money II. Permanere III: I Raise My Glass)

Hemen parça hakkında yorum yapmadan konseptin bir diğer parçasına geçiyorum çünkü albümün en güzel parçasıyla (gerek lirikleri, gerek düzenlemesi, orkestrasyonu, gitar solosu, aşmış vokali) karşı karşıyayız... Money Rules! Money Rules! Diyerek Dea Pecuniae'ya eslik ediyoruz, Here's To Me Daniel, iyi ki varsın Daniel! İzninizle devam etmek istiyorum konsepte...

III MACHINAGEDDON Nemo Idenas Aderat Zui Rependeret

8-Vocari Dei Sordes Aetas - Mess Age

Fazla söze mahal vermeden hemen yazmak zorundayım çünkü zamanımız kisitli… Tanrıya gönderilen mesajlar burada var, isyanlarımız, aflarımız, sorularımız: Neden hayat zor Tanrım, neden?

9-Diffidentia (Breaching the Core)

Sizce Tanrıya güvensizlik diye bir şey olabilir mi? Veya Tanrı’nın insanlara güvenememesi? Sanırım bu parça yukarıda belirttiğim sorular hakkında, bizleri isyana sürükleyebilir mi? Tanrı ve İnsan’ın karşılıklı konuşması mı yoksa insanin kendisini sorgulaması mı? Konseptin en karışık kısımları başlıyor...: - Değişebilir miyiz? - Evet, Değişebiliriz!. Değişirken kendimizi üzmemek koşuluyla...

10-Nihil Morari (Homines Fabula Finis)

Konseptin en karışık kısmıdır kanımca... İçeriği sebebiyle sert öğelere de, masumiyete (klasik müzik, orkestra) de... yer verilmiştir...

IV MACHINAUTICUS Of The Ones With No Hope

11-Latericius Valete

Mükemmel enstrümantalite ve komplikeliğin ardından gelen şu cümle tüylerimizi diken diken etmeye yetecektir: 2,060 AD: 1.2 Million people... (İnsanlık, hayretler içindedir!)

12-Omni (Permanere?)

Yavaş yavaş insanoğlu var olmaya doğru emin adımlarla yürümektedir... Her şey mi? Neden olmasın?

13-Iter Impius Martigena, son of Mars (Obitus Diutinus)

Dea Pecunia'ya en güzel bölüm diyen naçiz bünyemiz, kulakların duyduğu mükemmel piyano girişiyle şenlenir, Daniel Gildenlöw'ün sadece mükemmel bir vokalist olmadığını, ayni zamanda günümüz progresif müziğinin kurtarıcısı olduğunu anlar ve artik sonun başlangıcına vardığımızı anlarız gözyaşlarımız esliğinde...

14-Martius/Nauticus II

Albümün en basit parçası olmasına progresifliğinden ödün vermeyen bir parçadır, lirikler artik Tanrı’nın var olduğunu, her şeyi gördüğünü/hissettiğini anlatır, hikaye baslangıça döner, Imago'da kullanılan ezgiler bizi basa götürse de artik son gelmiştir: I am all the breathing "BE"

V DEUS NOVA MOBILE ...And A God is Born

15-Animae Partus II

"I AM"

Tekrar başlangıçtayız! Yeniden! Artik nefes alabiliyorum! Çünkü, buradayım!...

:::: Ekip:

Grup:

  • Daniel Gildenlöw – Vokaller, Elektrik Gitar, Klasik Gitar
  • Fredrik Hermansson – Piyano, Klavye
  • Johan Langell – Davul, Back Vokal, Perküsyon
  • Kristoffer Gildenlöw – Bass Gitar, Perdesiz Bass Gitar

The Orchestra of Eternity:

  • Mihai Cucu – 1. Keman
  • Camilla Arvidsson – 2. Keman
  • Kristina Ekman - Viyola
  • Magnus Lanning - Çello
  • Åsa Karlberg - Flüt
  • Anette Kumlin - Obua
  • Nils-Åke Pettersson - Klarnet
  • Dries van den Poel – Bass Klarnet
  • Sven-Oloe Juvas – Tuba

Konuk Sanatçılar:

  • Mats Stenlund – Kilise Müziklerinde
  • Cecilia Ringkvist - Vokallerde

Diğer:

  • Donald Morgan - Yazım
  • Donald K. Morgan - Yazım
  • Alex R. Morgan - Yazım
  • Kim Howatt - Haberler, Cindy (Sandra!)
  • Jim Howatt - Haberler
  • Jackie Crotinger - Haberler
  • Ross Crotinger - Haberler
  • Tom Kleich – Radyodaki Mr. Money
  • Blair Wilson – Radyodaki Röportajcı, Miss Mediocrety
  • Gaby Howatt - Miss Mediocrety
  • Molly Fahey - "There's room for all God's creatures..."
  • Dünyanın birçok yerinden çeşitli insanlar – Tanrıya bırakılan sesli mesajlar
 

Efeler ve Zeybekler








Uzun süredir efelik tarihi hakkında birşeyler öğrenmek istiyordum. 2-3 gündür de bu konu hakkında bir araştırma yapıyorum. Bulduğum parçaları, kendi yorumumla birleştirip bir derleme hazırladım. Umarım faydalı olur.

Eşkiya ile Efeleri ayıramayanlara ithafen...

Ege denilince akla ilk gelen kelimedir efe. Efe, tarihte Batı Anadolu'da özellikle Aydın ve Muğla illeri ile Ödemiş ilçesinde yaşamış, silahlı ve mevcut düzene değişik nedenlerle başkaldırmış olan kişilere verilen isimdir. Mert, cesur, atılgan, mazluma dost, haksızlığa düşman olarak tanınırlar. Türk köylüsünün tipik bir örneğidir. Kurtuluş savaşında gösterdikleri başarılar ünlerine ün katmıştır. Bugün zeybeklik tarihi bir anı olarak yaşatılmaktadır. Aynı zamanda efe, günümüzde yiğit, cesur, mert ve sözünün eri olan kişileri tanımlamak için kullanılmaktadır.

Bilindiği üzere efe ve zeybek kelimeleri birbirinden ayrılmayan bir bütündür. Bu yüzden burada efe, zeybek tanımları da araştırma içerisinde belli yerlerde kullanılacaktır.
Efe kelimesinin kökeni hakkında birçok görüş vardır. Bu yüzden bu kelimenin kökeni kesin olarak bilinmemektedir. Bu görüşlerden bir kaçı şu şekildedir:

  1. Efe kelimesiyle birlikte benzer bir kelime olan zeybek kavramının, eski Türkçede koruyucu zırh anlamına gelen say, sağlam ve sıkı anlamına gelen bek sözcüklerinin birleşiminden doğan bir kavram olduğu ve saybek-saybak-zaybak-zeybak-zeybek değişim zinciri içinde oluştuğudur. Efe kelimesinin ise "büyük kardeş" anlamına gelen bir Türkçe sözcük (eke) olduğu düşünülmektedir.
    (kaynak: Onur Akdoğu / Bir Başkaldırı Öyküsü: Zeybekler - Tarihi, Ezgileri, Dansları)(Ayrıca bu görüşün aynısı Divan-ü Lügati-t Türk’de de görülmektedir.)
  2. Halikarnas Balıkçısı, zeybek sözcüğünü mitolojiye şu şekilde dayandırıyor. ''Homeros bu sözü ''olaks'' diye Omeqa ile yazar. Omeqa ise, ona tanrıçanın ilkbaharda doğurduğu yumurtasının, ilkbaharda bölünerek iki ayrı "o" olmasıdır. Ayrılan bu yumurtalardan tüm yaratıklar ve bitkiler çıkmıştır. Böylece de ''Obekkos'', ''Tobekkos'' ve ''İbakki'' sözleri ''Zeybek'' olmuştur.”
  3. Mahmut Ragıp Gazimihal, sözün Grekler tarafından kullanıldığını da belirtiyor. “Yunancada ''b'' sesi olmadığı için, onların dilinde sayvakikos, zaypapikos şeklinde Rodos'da ise turkikos'un aynı anlamda kullanıldığı ve kelimelerin aslının saybak olup bizde kelimenin incelenip ve özleşerek zeybek haline geldiği de açıklanır.”
  4. Efe sözü Rumcadan alınan efendi sözünün kısaltılması sonucu geldiğini savunanlar olmakla birlikte, efe kelimesi efendinin tam karşılığı değildir. Efe genç, diğer anlamda delikanlı demektir.
    (kaynak: http://www.turkuler.com/thm/zeybek.asp)
  5. Efe' sözcüğü, efeb’den gelir. Efeb, genç delikanlı yani silah taşıyan yiğit demektir.
    (kaynak: http://www.turkuler.com/thm/zeybek.asp)
  6. Celal Esad Arseven tarafından düzenlenen Sanat Ansiklopedisinde ''Eskiden asayişin korunmasına memur hafif silahlı bir sınıf askere verilen addır. Selçuklular zamanında Aydın ve Teke taraflarında böyle bir askeri sınıf oluşturulmuştu ki bunlara Efe denirdi.” denmiştir.
    (kaynak: http://www.turkuler.com/thm/zeybek.asp)

Efe, Zeybek ve Kızan Arasındaki İlişki:



Efe, zeybek ve kızan arasında bir ast-üst ilişkisi hakimdir. Efe, efenin altında zeybek, zeybeğin altında kızan şeklinde bir hiyerarşiden söz edilebilir.

Efe, zeybek gruplarının başıdır. Zeybekler, törelerine göre, aralarında kahramanlık yapmış cesur ve mert kişileri efe seçerler. Efe seçilebilmek için yaşça büyük olunması gerekli değildir.

Zeybek, kızanlara göre daha çok kahramanlık yapmış cesur kişilerdir. Zeybekler efenin emriyle kızanları yetiştirirler. Zeybekler, efelerin yanında birer kol beyi görevi görürler. Zeybekler iyi silah kullanan cesur kişilerdir.

Zeybeklerin maiyetindeki gençlere kızan denilir. Kızan, zeybeklerin toy halleridir. Belli bir süre zeybek yanında eğitim gördükten sonra, zeybek olabilirler.

Efelerin ve Zeybeklerin Tarihçesi:

Efe veya zeybek kurumu ilk defa 16. yüzyılda Osmanlı İmparatorluğunda otorite boşluğundan kaynaklanan Celali Ayaklanmaları sırasında görülür.

Öncelikle efelik ve zeybeklik tarihiyle ilgili bilgiyi vermeden önce efelerin, zeybeklerin neden dağa çıktığı hakkında bilgi edinmemiz doğru olur. Bilindiği üzere, Anadolu’da halk açısından dağlar, özgürlüğü, yiğitliği, karşı koyuşu, başkaldırıyı simgeler. Bu anlamda her zaman zorda kalan, darda kalan, tutunacak dal bulamayan tüm insanlar için dağlar, doğal bir çekim merkezi olmuştur. Efelerin, zeybeklerin dağa çıkış sebeplerini şu şekilde açıklayabiliriz;

  • Osmanlı Devleti’ndeki zamanın ağır vergileri
  • Anaları, babaları, yakınları yöneticilerin haksız baskısına uğramaları
  • Osman döneminde neredeyse yaşam boyu süren, sonu gelmez askerlik angaryası
  • Merkezi yönetim dışında, ayrıca yerel yöneticilerin basiretsiz yönetimleri, haksız uygulamaları

Hükümeti temsil eden yöneticilerin ve derebeylerin zulmüne, üretimlerinin talan edilmesine ve vergi adaletsizliğine karşı 1624-25 yılında Aydın - Birgi’de ayaklanan ve çevresine halkın önemli bir kesimini toplayan ve haksızlıkları düzelteceğini söyleyen Birgili Cennetoğlu bu duruma bir örnektir. Yine Ege Bölgesinde 1658 yılında ayaklanan Sivri Bölükbaşı, Batı Anadolu’yu büyük oranda etkileyen 1829-1830 Aydın İhtilali’nin öncüsü Atçalı Kel Mehmet Efe bu duruma verilecek diğer örneklerdir.
(kaynak: A. Haydar Avcı / Zeybeklik ve Zeybekler,http://www.zeybekler.net/makaleler/zeybeklerin-daga-cikis-nedenleri.html)

Bu dönemlerde köylüler, göçebeler, yarı göçebeler gibi ağır biçimde ezilen ve şiddete maruz kalan toplumsal kesimler, kendi içlerinden çıktığı, ezilen, horlanan, emeği yağmalanan ve geçim olanakları daralan kesimlerin yandaşı olduğu, topluma sıkıntıdan başka bir şey vermeyen bozuk düzene karşı koyduğu, kendi özlemleriyle örtüşen eylem ve davranışlara giriştiği için zeybeklerin eylemlerine dolaylı ya da dolaysız destek verirlerdi.
(kaynak: A. Haydar Avcı / Zeybeklik ve Zeybekler,http://www.zeybekler.net/makaleler/zeybeklerin-daga-cikis-nedenleri.html)

19. yüzyıl boyunca efelerin devlet otoritesi ile inişli çıkışlı bir ilişkileri olmuştur. 93 Harbi'nde cepheye gitmeleri karşılığında haklarında “umumi af” ilan edilen ve cephelerde büyük yararlıklar gösteren zeybekler döndüklerinde, af vaatlerinin tutulmadığını görerek dağlara geri dönmeye başlamışlardı. 1879’dan itibaren eşkıyalık Ege Bölgesi’nde tekrar salgın haline gelmiş ve hükümet bunlara karşı hiçbir şey yapamaz olmuştu.
(kaynak: http://tr.wikipedia.org/wiki/Efe)

Efeler ve zeybekler Osmanlı yönetimiyle olan çelişki ve çatışmalarını hiçbir zaman gizlemezler. Onlar göre Osmanlı, “Kahpe Osmanlı”dır. Bu nedenle kendi aralarında, “Osmanlı yiğit basandır”, “Osmanlıya güven olmaz”, “Osmanlı düzde tavşanı araba ile avlar”, “Osmanlı ocak döndürür, yiğit harcar”, “İt derisinden post, Osmanlıdan dost olmaz” deyimleri sık ve yaygın kullanılan söylemlerdir.

Bunun son örnekleri 19. yüzyılın ikinci yarısında -Çakırcalı Mehmet Efe’nin babası Çakırcalı Ahmet Efe’de içlerinde olmaz üzere- bağışlanmış ve yüze inmiş birçok efe ve zeybeğin çeşitli yerlere davet edilmesi ve buralarda arkadan vurularak ortadan kaldırılması olmuştur. Osmanlı yöneticileri 1883 yılında bu işi bizzat merkezden gelen gizli bir genelge uyarınca yapmışlardır. Osmanlı merkezi yönetiminin konuyla ilgili yaptığı gizli toplantıya Ege Bölgesinden beş görevli ve kırka yakın kaymakam katışmış, zeybeklerin bu şekilde ortadan kaldırılmasına yönelik önemli kararlar almışlardır. Bu kararlar Batı Anadolu’da her bölgede hemen uygulamaya konulmuştur. Bu dönemde bu kararlar gereği öldürülen efe ve zeybeklerden bazıları şunlardır:

  • Çakırcalı Ahmet Efe, Boşnak Hasan Çavuş tarafından arkadan vurularak öldürülmüştür.
  • Piç Osman Efe, Manisa-Kırkağaç’da öldürülmüştür.
  • Parmaksız Arap Efe, Aydın’da öldürülmüştür.
  • Bakırlı Mehmet Efe, Manisa-Akhisar’da öldürülmüştür. Bakırlı Efe bütün Ege Bölgesinde ünlü, söz geçkin ve etkili bir efedir. 1879 yılında Türk-Rus savaşına katılan 800’den fazla zeybeğin yer aldığı zeybek taburunu komuta etmiştir.
  • Yörük Osman Efe, İzmir vilayet konağında pusuya düşürülerek öldürülmüştür.
  • Küçük Cerit çetesi İzmir-Tire’de, Büyük Cirit çetesi İzmir-Bayındır’da, Harputlu Ömer çetesi İzmir’de, Kürt Mustafa çetesi Aydın-Söke’de görüşme bahanesiyle tuzağa düşürülerek ortadan kaldırılmışlardır. Ortadan kaldırılan bu efelerin maiyetinde aynı zamanda onlarca zeybek bulunmaktadır.
    (kaynak: A. Haydar Avcı / Zeybeklik ve Zeybekler,http://www.zeybekler.net/makaleler/zeybeklerin-daga-cikis-nedenleri.html)

Bunun yanı sıra, Kıbrıslı Mehmet Kamil Paşa, olağanüstü İzmir valiliği esnasında, yerli çeteleri düze indirip, bir tür koruculuk sistemi içinde kır serdarı olarak görevlendirerek, Rum çetelerini ortadan kaldırmaya çalışmış ve bunda da kısmen başarılı olmuştur. Efeler devletle uzlaştıklarında, çoğu Ege Adaları'ndan gelerek Ege Bölgesi'nde kan kusturan Yunanistan destekli Rum eşkıyanın hakkından gelebilen tek güç olarak kendilerini göstermişlerdir. Ancak bu çabalar sonradan İzmir valisi olan Hacı Naşit Paşa'nın efelere topyekun tuzak kurarak büyük kısmını imha etmesi üzerine sonuçsuz kalmıştır. Nail Moralı'nın 20. yüzyıl başı Ege Bölgesi ve İzmir'e ilişkin anılarında da, özellikle Çakırcalı Mehmet Efe'nin öldürülmesinden sonra Rum eşkiyanın bütünüyle azdığı kaydedilmektedir. (kaynak: http://tr.wikipedia.org/wiki/Efe)

Efeler, Birinci Dünya Savaşından sonra Türkiye'nin işgalinde Yunan kuvvetleriyle karşı karşıya gelmiş ve dağdan inerek Milli Mücadeleye katılmışlardır.

Bilindiği üzere Atatürk’ün Samsun’a çıkışı olan 19 Mayıs 1919’dan dört gün önce, 15 Mayıs 1919’da Yunan kuvvetleri İzmir’e çıkartılmıştır. Ve bu tarihten, meclisin kurulup, düzenli orduya geçilme süresine kadar –ki bu bir yıla tekabül eder-, Yunan ordusu Ankara’ya gelemediyse bu efelerin ve zeybeklerin, düşmanı tutmasındandır. Bu efelerden iki tanesi Yörük Ali Efe, Demirci Mehmet Efe’dir.


(Demirci Mehmet Efe)


Kurtuluş Savaşı’nın ilk başarılı mücadelesi efeler komutasında Aydın’da yapılmıştır. Milli Mücadelemizin ilk topu, yine efeler komutasında Aydın’da patlatılmıştır. Yörük Ali Efe’nin komutasında kurulan Milli Aydın Alayı, halen ordumuzda mevcudiyetini korumaktadır.
(kaynak: http://www.turkuler.com/yazi/efelikvezeybekler.asp)

Cumhuriyetin ilanından sonra hizmetleri nedeniyle kendilerine ordu rütbesi ve İstiklal Madalyası verilen efeler, bu tarihten sonra yasadışı eylemlerini bırakarak tarihteki yerlerini almışlardır.
Akıllarda Kalan Bazı Efeler ve Zeybekler:

  • Çakıcı Mehmet Efe
  • Yörük Ali Efe
  • Saçlı Efe
  • Mestan Efe
  • Gökçen Efe
  • Sarı Zeybek
  • Kamalı Zeybek
  • Pepe Efe
  • Kıllıoğlu Hüseyin Efe
  • Demirci Mehmet Efe
  • Atçalı Kel Mehmet Efe
  • Ahmet Efe
  • Çakırcalı Mehmet Efe


Kaynaklar:

 

çift kros / çift pedal nasıl ortaya çıktı?

Çift kros kullanma fikri ilk olarak Jazz davulcusu Louie Bellson tarafından lise yıllarındayken ortaya çıktı. Müzik okulu öğrencisi olan Louie, 1939 yılında 15 yaşlarındayken bir davul modellemesinde çift kroslu modeliyle projesinden "A" almıştır. Daha sonraki muhteşem müzik yaşamında çift kros kullanan Louie tek krosa çift pedal bağlamaktan ziyade iki ayrı kros ve her krosa tek pedal kullanmaktaydı.

(Louie Bellson - Luigi Paulino Alfredo Francesco Antonio Balassoni)

Çift kros 1940'larda ve 1950'lerde Ray McKinleyEd Shaughnessy gibi Jazz davulcuları tarafından öncelikle kullanılmaya başlandı. Gitgide popülerleşen çift kros olayı 1960'larda Cream'den Ginger Baker, the Jimi Hendrix Experience'ten Mitch Mitchell, The Who'dan Keith Moon ve Pink Floyd'dan Nick Mason tarafından kullanıldı.

Jazz'da 1940'larda kullanılmaya başlanan çift krosun, Rock müzikte kullanılmaya başlanması 1960'ları bulmakta. Artık Metal müziğin vazgeçilmezi olan çift kros ilk kez Rainbow'un davulcusu Cozy Powell tarafından 1970'lerin sonlarında kullanıldı. Ve artık bu yıllarda boku biraz çıkmış durumda.

Şu an piyasadaki en iyi çift pedal olan Pearl Demon Drive



kaynak:
Duble Bass Legends; http://www.drummagazine.com/features/post/double-bass-legends-a-short-history/
Bass Drum; http://en.wikipedia.org/wiki/Bass_drum#Double_bass_drum
 

readiSh?


- Nedir? / Ne değildir?

Açıkçası bu soruların cevabı yok bu blog'da. Okuyacaklarınızın çoğunu belki kendinize sormamışsınızdır bile. Ya da kendi aranızda tartıştınız da cevabını eve gelince aramaya üşendiniz. O muhabbet de öylece kaldı; bir sonraki tartışmada alevlenir belki kim bilir?

Neyse paylaşmayı, araştırdıklarımızı burada sergilemeyi amaç edindik.Birçok şey olacak burada. Müzik olacak, spor olacak, teknoloji olacak, iş güç olacak, kitaplar olacak. Sex mi? O olmayabilir ama AT kesin olacak.Şiir de olabilir bak bilemedik şimdi.

Yavaş yavaş başlarız göndermeye buraya. Arada bir bakınız.

Haydin iyi okumalar size.
 
 
Her hakkı readiSh tarafından saklıdır ve Blogger tarafından babalar gibi desteklenmektedir!